hya

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaburgacı Selim Amca'nın birazcık ilerisinde aynı hizada Nasır Usta Adana Kebapçısı bulunuyor.Adana kent merkezinde Dörtyol kavşağında uzun yıllar hizmet veren Nasır Usta dükkanı kapatıp Diyarbakır'a taşınmış.Çalışanları da birlikte getirmiş.Zaten genellikle çalışanlar akraba.Ben oradayken neredeyse yeni açılmıştı.İyiki de açılmış.Adana'daki kebaptan farkı yok.Burada böyle lezzetli Adana bulduğum için gerçekten çok mutlu oldum.Mutlaka uğramanızı tavsiye ederim.Yalnız Adana kebap biraz yağlı olur, yoksa o kadar lezzetli olmazdı zaten.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bilindiği üzere Van şehrimiz kahvaltısı ile meşhurdur.Van'a da gittiğim için rahatlıkla söyleyebilirim; Diyarbakır'daki kahvaltı Van'dakinden güzeldi.Kahvaltıda aradığım bol çeşit ve doğal, yöresel üründür.Diyarbakır'da gittiğim Mustafa'nın Kahvaltı Dünyasında hem çeşit yeterli idi, hem de ikramların lezzeti yerindeydi.Tabi kahvaltının iyi olmasının etkenlerinden biri, reçellerin mekan sahibi tarafından yapılması, yani ev yapımı olması.Yalnız kahvaltı fiyatları Ankara'dakinden pek farklı değil.Eğer kavurmalı veya sucuklu yumurta da alırsanız o zaman normal bir brucnh fiyatına tekabül ediyor.

 

Burası şehir merkezinde çok yakın olan Hasan Paşa Hanının içerisinde yer alıyor.Hanın üst katlarında iki tane kahvaltıcı var.Alt kattaki mekanların yine herbiri kahvaltı servisi yapıyor.Ama ben üst kattaki Mustafa'nın Kahvaltı Dünyasını veya Kahvaltıcı Kadri'yi tavsiye ederim.Üst katın manzarası da daha güzel :)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Diyarbakır yemek kültüründe ciğerin yanında Türkiye çapında meşhur olan tatlısını çoğunuz biliyorsunuzdur; Burma kadayıf.Çok sayıda kadayıfçı mevcut, bunların 4-5 tanesi ülke genelinde bilinen tatlıcılar.Normal kadayıf veya fıstıklı burma kadayıfın yanında peynirli kadayıf da yapılıyor.Bence hepsi çok lezzetli.Bilinen kadayıfçılar içerisinden 3 tanesini ziyaret ettik.Bunlar Hacı Levent, Şeyhmus Alto ve Kadayıfçı Saim Usta.Hepsinin tadı birbirine benziyor ve kalitesi yüksek.Ben en çok Hacı Levent'i beğendim.Hatay künefesine yakın peynirli kadayıfı da mutlaka denemenizi tavsiye ederim.Ancak akşama genelde kalmadığından erken saatlerde kadayıfçıya uğramaya çalışın, böylece daha tazesini de yemiş olursunuz.Bahsettiğim kadayıfçılar şehir merkezinde birbirlerine çok yakın mesafedeler.Ayrıca Diyarbakır'dan ayrılırken havalimanında bulunan Kadayıfçı Saim Usta'dan hediye tatlınızı da alabilirsiniz.Merkezden almakla uğraşmanıza gerek yok.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gelelim Diyarbakır'ın tarihi mirasına ve kültürel zenginliğine.Gezilip görülmesi gereken o kadar çok tarihi mekan var ki.Burada kaldığım süre boyunca işim dolayısıyla Bismil'e geliş gidiş yaptığım için haftaiçi gezecek pek vaktim olmadı.Haftasonu bu açığı kapatmaya çalışsam da Diyarbakır için yetersiz bir süre oldu.Yine de merkezdeki çoğu yeri gezdim.Yorgunluktan üşenip gitmediğim Meryem Ana Kilisesi haricinde, Suriçi'nde yer alan tarihi yerleri sizler için derledim...

 

Öncelik benim en sevdiğim ve vakit geçirmekten keyif aldığım, akşamlarımın çoğunda yorgunluk kahvemi içtiğim Hasan Paşa Hanı.Burası otele çok yakın.Otelden Belediye binasına yürürken solda kalıyor.Zaten merkezdeki tarihi yerler genellikle bu yol üzerinde.Hasan Paşa Hanı, hem görselliğiyle hem de ambiyansı ile beni cezbediyor.Arkadaşınızla sohbet edebileceğiniz, kimsenin sizi, sizin kimseyi duymayacağınız, rahatça kahvenizi yudumlayıp düşüncelere dalabileceğiniz hoş bir atmosfer.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Diyarbakır'da görülmesi gereken yapıların başında Ulu Cami geliyor desek kimse itiraz etmez sanırım.Anadolunun en eski camisi olan bu kutsal mekan, yüzyıllardır ayakta.Daha önce kilise olan, sonrasında camiye dönüştürülen yapının dört ayrı cephesi dört ana mezhebe ayrılmış.ziyaret ettiğim tarihte, restorasyon çalışması olduğu için caminin bir bölümünü göremesem de gezip görebildiğim kadarı beni büyülemeye yetti.Şaşalı bir yapı değil belki de ancak sadelik içinde o kadar şık ki...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ulu Cami'den sonra anayolda biraz daha yürümeye devam ederseniz, ileride ara sokakta Sülüklü Han'a ulaşırsınız.Burası da tarihi bir yapı, ortasında güzel bir avlusu var.Bu tarihi yapının içerisinde şirin bir kafe var, çay bahçesi tadında.Bu korunaklı yerde arkadaşlarınızla sohbet edebilir, yahut yalnızsanız çayınızı, kahvenizi içip kafanızı dağıtabilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gazi Caddesinden aşağı doğru yürümeye devam ediyoruz.Sülüklü Han'ın daha ilerisinde yine aynı hizada ara sokakta Şeyh Mutahhar Cami ve Dört Ayaklı Minare bulunuyor.Yapının yapım yılı 1500.Caminin minaresi dört sütun üzerine oturtulmuş ve yüzyıllardır dengesi bozulmadan sağlam kalabilmiş.Cami, sıra sıra beyaz ve siyah taşlardan yapılmış.